Dijital çağa zaman zaman geriye çekilip 360 derece perspektifle yeni panaromik bir bakış açısıyla bakmak epey keyifli oluyor. Neden? Olan biten her şey hayatımızı nasıl etkiliyor? Etkilemiş ve etkileyecek tüm bunları "akıl gözü ile" görebilmek için tabii ki.
Dijital çağdayız.
Hemen her sektörde “dijital” hayatımızın tam merkezinde.
Hal böyle olunca dijital ticaret ve ardı sıra dijital
reklamcılık da yükselişte. Hatta endüstrinin en hızlı büyüyen sektörü. Neden?
Çünkü çok güçlü bir talep var. Talep olunca “arz” da var.
Çünkü dijital hızın bir türevi. Bu hıza cevap verebilecek en
etkin tanıtım mecrası da hiç şüphesiz dijital reklamcılık.
Hemen her gün dijital dünyada bir dijital ajansın doğumuna
tanıklık ediyoruz.
Reel dünya ile sanal dünya her gün biraz daha ve hem de hiç
olmayacak denli yakınlaşmakta. Reel olanla sanal olanın sınırları çoktan kalktı
bile. Düz bir mantıkla baktığınızda hayata reel nerede bitmiş, sanal nerede
başlıyor artık bunu çok da keskin çizgiler içinde göremiyorsunuz. Bazılarımız
“yabancılaşma” yaşıyor. Bazılarımız “tepkiler” veriyor. Bazılarımız “kızıyor,
homurdanıyor, geri durmaya çalışıyor” ama bu “dijital helezondan” kolay bir
kurtuluş yolu yok.
E-bankacılık, E-Sosyal platformlar, E-devlete varana kadar
daha önce “reelde” olan her şey hızla “sanal dünyada” da yerini alır oldu.
Teknoloji özündeki dijital dönüşüm “yeni bir hayat” hediye
etti insanlığa. Tarih boyu mini mini evrimlerle gelişen iş yapış tarzlarımız
“sanal teknolojik devrimlerle” bir
gecede bambaşka iş modellerine dönüşebildi.
Sanallaşma serüveninin yaygınlaşmasının kökeninde sanal oyun
endüstrisini görüyoruz. Sanal oyunlarla başladı her şey. Parmak uçlarımız “digitler
üzerinde” hızlandıkça ve ısındıkça dijital ekranlar değişti, dönüştü, gelişti multi
fonksiyonel hale geldi.
Sonra hızla, “sanal olgulara ve algılara” doğru yol almaya
başladık. Sanal mağazalar açıldı. Moda, kültür, takı, sanat, edebiyat müzik… Hayat
hep bu mağazaların içinde bize görünmeye başladı. “Bir tıkla”, gelsin satışlar.
“Bir tıkla” satın almalar. Her şey kolayın kolayı. Her şey oturduğun yerden ve
“bir tıkla.” Sanal olana hızla alıştık.
Alıştıkça daha çok sevmeye başladık. Sevdikçe “sanal hayat”
ayrılmaz bir parçamız oldu. Onsuz yapamaz ve onsuz düşünemez olduk. Sanal
marketler, sanal manavlar… açıldı. Bir algı şu: Hayatımıza renk mi geldi ne?
Sanal ticaret internetin her metrekaresinden türev aldı bu büyük ticari
operasyondan dallandı budaklandı. Öyle
görünüyor ki hiçbir fütürist “dijital genleşmeyi” gelecek öngörülerinde hiçbir
şekilde “by-pass“ etmiyor. Edemiyor.
Yükselen trend bu: “Daha çok dijitalleşme. Ta ki evrenin tüm
kılcallarına ulaşan kadar.”
Reklamcılar ajansları dijitale neden hızla kaymakta?
Cevap çok basit: “Çünkü tüketici orada!” Yani?
Yani tüketici nerede ise hayat orada!
Artık tüketici ile “etkileşim” kurabilmenin en hızlı, en
kolay ve görece en maliyetsiz yolu “dijital dünya içinden” parseller almakta.
Önce dijital dünya içinden bir arsa, ardından da tüketicinin
zihin ve gönül payından en görkemli marka ve sevgi payını” almakta.
Video oyunları oynayarak büyüyen nesiller yeni dönemde
“multi medya” genleşmesine doğru hızlı bir savrulum yaşadılar. Tabii ki ardı
sıra sosyal medya arazileri üzerinde “yeni medya” hızla yapılaşmaya gitmeye
başladı.
Dijital reklamcılık tüm bu gelişmelerden beslenerek yol
aldı. Alıyor.
Dot.com çağını önceden görüp onu en saygılı şekilde
reveransla karşılayıp vakti zamanında bu dalga üzerinde yer alan “basiretli”
reklamcılar şimdi şimdi dijitalin marjlarında ve bambaşka bir eşik üzerinde
yaşıyor.
Madem ki bu çağ etkileri yönüyle genel ve kapsayıcı
“düşünüyorum” hala kimse geç kalmış değil. Ne yapmak lazım.
·
Farkındalık yükseltmek
·
Konunun 360 derece perspektifle üzerinde
düşünmek.
·
Durum tespiti yapmak.
·
Dijital vizyon koymak.
·
Dijital hedefler belirlemek. (SMART cinsinden)
·
Aksiyon almak ve yola koyulmak gerekir.
O halde haydi! Herkes kendi işiyle ilgili pozisyonunu alsın.
Abra kadabra!
“Dijitleyelim hayatı.”
Aydın Yıldız / Marka Danışmanı
0 yorum:
Yorum Gönder