Olmasa da olur mu? Olmaz.
Neden olmaz?
Çünkü "değişim" dünyanın "normali"Her şey hızla değişirken değişmemek olmaz.
Değişime direnmek olmaz.
Değişmek istememek olmaz.
Değişim kendi gerçekliği vardır. Bu gerçekliği görmek ve ona göre kurumun "durumunu" belirlemesi lazım.
Her değişim öncelikle bir yöne, hıza, şiddete, şekilsel biçime ve içeriksel öze sahiptir. Her değişimin bir türü ve tipi vardır.
Bazen değişimin adına
-dönüşüm deriz.
Bazen
-gelişim deriz.
Bazen
-dalga, bazen "dip-dalga" deriz.
Bazen
-zamanın gereği (zamanın ruhu) deriz
Bazen
-trend deriz.
Bazen
-eğilim deriz.
Bazen de
-yönelim (meyl) deriz.
Adı ne olursa olsun "değişim bir gerçek", o her yönüyle ve herşekilde hayatımızın tam merkezkaçında ve biz bu gerçekle ve gerçeklikle yaşıyoruz. Neredeyse doğrumdan ölüme tüm hayatımız bu gerçekliğin içinde geçmekte. Farkındayız ya da değiliz değişimler hayatımızı etkileyor ve her tür değişimden isteyelim ya da istemeyelim "etkileniyoruz."
Değişimlere verilebilecek en etkili cevap 360 derece perspektifle her türden çevresel değişimlere duyarlı olmak, değişimleri tüm duyu organları ile algılamada seçici ve farkında olmak, daha da ötesi ve güzeli "değişimle beraber değişebilmek" yeteneğinde yatar.
"Değişime uyum" bilgi, insan sermayesi, kurumsal yetkinlikler, liderlik gücü, kurumsal kültür, iletişim, marka algısı..vb her türden faktörle olmalıdır.
Değişime etkili cevap verebilmenin bilinen en iyi 2 yolu da
1-Ortak akıl farkındalık toplantılarıdır.
2-Kurumsal ve bireysel eğitimlerdir.
Ne diyelim?
Daha iyisi, daha güzeli, daha günceli, daha etkilisi, daha doğrusu için "değişim" ve "yenilenme" her kurum ve kişinin özünde insanın ana vizyonu olmalı.
Yenilen, yoksa eskirsin.
Aydın Yıldız / Marka Danışmanı
0 yorum:
Yorum Gönder